Türkiye’de son yıllara baktığımız zaman gerek ekonomik şartların gerekse siyasi gücünün artmasına bağlı olarak Türkçeye ve Türk kültürüne ilginin arttığını söylemek mümkündür. Bununla birlikte bize düşün sorumluluklarda artmaktadır. Gerek Türkçeyi gerek Türk kültürünü doğru ve anlaşılır bir biçimde anlatmak gerektiği bilincini taşıyarak elimizi taşın altına koymamız gerekmektedir. Dünyanın en eski ve en köklü milletlerinden birisi olan Türkler birçok medeniyetlere ev sahipliği yaparak hem dil alanında hem kültür alanında zenginliğe sahiptir. Çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmak hem çeşitli dilleri öğrenmeye hem de kendi dilini öğretme noktasında adete bir sınıf görevi göstermiştir. Bu da beraberinde bir amacı bir çabayı da beraberinde getirmiştir. Baktığımız zaman tarih boyunca Türkler dil öğretmeye önem vermiş ve bu alanda çalışmalar yapmıştır.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi dil öğretmeye ve öğrenmeye önem veren Türkler bunları daha yaygın hale getirmek ve hedeflerini daha çok ülkeye ulaştırmak için birçok çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalardan en önemlisi belki de yazılan kitaplardır. Bu kitaplar vesilesi ile hem kültür aktarımı hem de dil öğretimi beraber ilerlemiştir. İşte çalışmalar sonucunda ortaya çıkan en önemli eserlerden birisi olan Divanu Lugati’t-Türk. Bu eser 11. Yüzyılda kaleme alınmış ve Türkçe’nin bilinen ilk sözlüğü olarak kabul edilmektedir. Bu eser ‘’Türk dil ve kültürünün hazinesi’’ olarak isimlendirilmiştir. Yani hem dönemindeki dilleri hem de kültürleri bir arada anlatan çok yönlü bir eserdir. Bu eser yazılış itibari ile Türkçeyi başka milletlere öğretmek amacıyla yazılmakla birlikte bir kültür aktarımı da söz konusudur. Yani dil öğretimi her dönemde kendini göstermiş ve bu yönde çok kıymetli çok nitelikli eserler ortaya çıkmıştır. Bu eser aslında sadece Türkçeyi öğretmekle yetinmemiş aynı zamanda bir kültür aktarımıdır. Bu eserde dikkate değer bir diğer hususta dil bilgisi kuralı ile birlikte mutlaka örneklere yer verilmiştir. Bu örneklerde günlük hayatta kullanılan parçalardan alınmıştır. Bu da beraberinde hem dili hem de kültürü öğretme imkanı vermiştir. Bu eser Türkçe öğretme noktasında yazılan eserlerin başında gelmektedir.
Günümüze baktığımız zaman Türkçe dünya üzerinde en fazla konuşulan yedinci dil konumundadır. Bunun temelinde de daha önce yapılan çalışmalar ve yazılan eserlerin payı oldukça büyüktür. Bunun başında da Divanu Lugati’t-Türk eserinin geldiğini söylemek yanlış olmaz. Tüm bunlarla birlikte Türkçe’nin öğretimi açılan Yunus Emre Enstitüsünde, ona bağlı merkezlerde ve üniversite bünyesinde kurulan Türkçe Öğretim Merkezlerinde yapılmaktadır. Bu merkezler hem Türkçe’nin iyi bir şekilde öğretilmesinde hem de kültürün doğru bir şekilde aktarılmasında önemli bir fırsattır. Bu noktada bizlere düşen ise Türkçe’nin önemi, Türkçe öğrenmenin kolaylığı ve Türk kültürünü doğru ve anlaşılır bir şekilde öğretilmesi olmalı ve bu çalışmalara ağırlık verilmelidir.