Gönül kelimesi gerek edebiyatımızda gerekse sosyal hayatta sıkça kullandığımız bir kelimedir. Hem iyi hem de kötü duyguların kaynağı olarak göesterilmekle kalmamış Allah’ın tecelli ettiği yer olarak da tasavvufta yerini almıştır. ’’ Gönül Çalabın tahtı / Çalap gönüle bahtı / İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise’’ diyen Yunus Emre bu noktayı anlatırken Allah’ın tecelli ettiği yeri yıkanın mutsuz olacağını bahtsız olacağını bizlere anlatır. Aslında bir bağdır bu gönül iki gönlü hiçbir beklentiye girmeden birbirine ısındırır sanki görünmez bir ip gibi bağlar birbirine gönülleri. Öyle bir bağdır ki bu gönül bağı onu ne gözle görmek mümkün ne de elle tutmak.
Aslında görünmez bir kahramandır bu gönül. Bir bakarsın bir hüznü, bir sevinci paylaşırken gösterir kendini. Ortak duygulara tercüman olur adeta. Gönül ferahlığı, gönül birliği, gönül darlığı…
Aslında kahraman hep aynıdır ve bu kahraman o kadar başarılıdır ki hiç çaktırmaz hüznünü, sevincini.
Seninle beraber güler, seninle beraber ağlar, seninle beraber dertlenir ve seninle beraber yolculuğa çıkar.
Ne mutlu bu bağı kuranlara ne mutlu hiçbir karşılık beklemeden sevenlere…